30 Mayıs 2008 Cuma
Yöresel Yemekler( İçbatı Anadolu'daki lezzet durağınız )
Sağlık Turizmi
Gazlıgöl Termal Turizm Merkezi
Hüdai Termal Turizm Merkezi
Heybeli Termal Turizm Merkezi
Ömer-Gecek Termal Turizm Merkezi
Geleneksel El Sanatları
Müzik Kültürü
Karakoyun, Yaşar, Serenler, Karahisar Kalesi” meşhur Afyonkarahisar türküleridir. Hemen hemen bütün türkülerimizin bir hikâyesi vardır.
Karakoyun Türküsü:
Bir yörük çobanı, Sandıklı’nın Kumalar Dağı’nda sürüsünü güderken beş hırsız gelerek Çobanın elini, kolunu bağlarlar ve sürüyü toplayıp kaçırmak isterler. Fakat sürüyü bir türlü yürütemezler. Buna sinirlenen hırsızlar Çobanı sıkıştırmaya ve işkenceye başlarlar. Çoban da “Benim sürüm kavalsız kalkmaz. Ellerimizi ve kollarımı çözün, sürüyü yürüteyim.” der. Hırsızlar çobanın bu teklifini kabul ederek elini kolunu çözerler. Çoban, kavalını çalar çalmaz sürü hemen yürümeye başlar. Ta uzaklardaki çadırda kaval sesini duyan yörük beyinin kızı, sürüye hırsız geldi diye telâşla bağırmaya başlar. Yörükler hayret ve telâşla toplanarak kaval sesi gelen yere koşuşurlar. Karşıdan yörüklerin üstlerine doğru geldiğini gören hırsızlar sürüyü bırakarak kaçarlar. Bu olay oba içinde hayret uyandırır. Kızın kaval sesinden çıkardığı anlam, birçok dedikodulara da yol açar. Kızla çobanın seviştikleri sonucuna varılır. Obanın dedikoduları ve kızının adının çekiştirilmesine üzülen Yörük Beyi, birgün çoban, kaval çalarken “Kavalın sesi keskin, kızı bununla mı ayarttın.” der. Çoban da “Ben koyunlarımı bile bununla idare ederim. Susamış sürülerimi suyun başında bekletirim.” deyince; ihtiyar Yörük de, “Ben koyunlara üç gün tuz yedireyim de sen sürüyü suyun başında tut bakalım.” der. Çoban buna razı olur. Fakat bütün sürünün itaatından emin olan çoban, bir tek karakoyundan korkmakta ve şüphelenmektedir. Sürüye üç gün hiç su vermeden tuz yalattıktan sonra, dereden akan suya salıverir. Çoban da kavalını çalmaya başlar. Tam koyunlar suyun başına vardıklarında kavalın ahengi değişir. Bütün sürü olduğu gibi yerinde başları yukarıya doğru beklerler. Yalnız karakoyun aşağıya, suya varır. Suyun sahibi ihtiyar Yörük ve bütün oba halkı onu görünce şaşarlar ve birbirlerinin yüzüne bakarlar. O sırada Yörük Bey’i çobana “Aşk olsun, fakat karakoyun neden haşarıdır?” diye sorar. Çoban, “Birgün ablama süt sağarken sağdırmak istemedi de elimle onun başına vurmuştum!” deyince, Yörük Beyi “Kızı hakettin ve güveyim oldun.” der.” Fakat bu olaylar sırasında karokuyunun kuzusu ölmüştür. Çoban, kuzusunun sesini, anasına verilen tuzdan bilir. Bu ölüme sebep olduğu için içine dert, acı çöker. Acısını ve üzüntüsünü ifade etmek için de bu türküyü yakar.
Koyunum seni yaylalara çekeyim
Kınalı taşlara tuzlar dökeyim
Kuzun öldüyse sana kuzu yakayım
Ablam sağsın ben karşıdan bakayım
Karakoyun koyunların benidir
Akkuzu ile yüreğim yağıdır
Yerimi sorarsan Kumalar Dağı’dır
Meleme koyun meleme, vazgeç kuzundan
Çok analar ayrı düşer kızından
Koyun seni yaylalarda güdeyim
Seni alıp da elimle yedeyim
Kuzun öldü ben Allah’a nedeyim
Meleme koyun meleme, vazgeç kuzundan
Çok analar ayrı düşer kızından .......
HALK OYUNLARI
OYUNLARIMIZ:
Afyonkarahisar’da eskiden mahallî halk oyunlarını oynayanlar, kılıç-kalkan ve zeybek oyunlarını sergileyenler, özel giysilerini giyerler ve görünüm itibariyle heybetli, alımlı bir efeler grubunu temsil ederlerdi.
Beldemizde oynanan kırık havalar, aşağı yukarı aynı ritimde seyreder. Örnek olarak 9/8’lik aksak usûlünde olan “Hezin Hezin Gir Kapıdan” adlı türkümüzde sazlar çalarken; karşılıklı iki oyuncu, çoğu kez ellerinde şimşir ağacından yapılmış kaşıklarla, sazın melodisine uyarak, kaşık vuruşlarıyla aynı anda ritm tutarak oynarlar.
Kırık Oyun Havaları oynarken kesinlikle ayaklar, dizden arkaya bükülerek veya hoplayıp zıplayarak oynanmaz. Ayrıca göbek de hareket ettirilmez. Gerdan kırma, omuz silkme(oynatma) gibi hareketler kesinlikle yapılmaz.
Oyun oynarken, dizler hafif öne doğru bükülür. Gövde de arkaya doğru dik olarak eğilir. Sol ayak yana açılırken, sağ ayak da onun yanına getirilir. Aynı hareket, sağ ayak açılırken sol ayak da yanına getirilmek suretiyle oyun devam eder.
Bu hareketlerle her iki oyuncu da aynı anda, sazın ritmine uyarak tatlı ve yumuşak hareketlerle yapılır.
Gövde; dizlerin hafif bükülmesi ile sağa ve sola sallanarak oynanır. Kollar ise, dirsekten yukarı ve aşağı hafif hareketlerle bükülür. Oyun aynı figürlerle seyrini devam ettirir. Kırık oyun havalarını erkekler oynadığı gibi, kadınlar da erkek elbisesi giyerek sergilerler.
HAYDİN GÜZELİM
(Zeybek Havası)
Haydin güzelim at olur da depmez mi
Haydin kibarım bağ da bülbül ötmez mi
Haydin güzelim bülbül öttüğü yerde
Haydin kibarını gonca güller bitmez mi?
Haydin güzelim ata vurdum bir deynek
Haydin kibarım gerdanı benek benek
Haydin güzelim yazın beraber idik
Haydin kibarım kışın ayırdı felek
Afyon’un florasında 110 familyya ait 1800 tür ve tür altı takson tespit edilmiştir. Bunların içinde Türkiye’de sadece Afyon’da yayılış gösterenleride mevcuttur. Ayrıca ilimizde 234 endemik tür bulunmaktadır. Yerleşim yelerine yakın bölgelerde ise bitki örtüsü daha çok step özellikleri gösterir. Topraklarının % 10’u ormanlıktır. Platolar ve yaylalar daha çok bozkır bitkileri ile kaplıdır.Afyon il sınırları içinde çeşitli Omurgalı hayvan türleri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; Kızılgeyik, Kurt, Tilki, Yabani Domuz, Tavşan, Kaya Sansarı, Porsuk, Su Samuru ve Yılkı Atlarıdır. Omurgasız hayvanlardan kelebeklerin 120’nin üzerinde türünü bulmak mümkündür.Dünyada yok olma tehlikesiyle karşı karşı olan Apollo Kelebeği Sultandağlarındadır.
Afyon, Anadolu'da kuzeyi güneye, batıyı da doğuya bağlayan doğal bir düğüm noktası konumundadır. Zengin tarihi geçmişi olan kent bir turizm merkezi olma potansiyeli taşımaktadır.
TARİHÇE
Şehir merkezinde volkanik özellikli dağlar arasında 226 m. yükseklikte, yalçın, yüksek ve konik bir tepe olan ve kale olarak adlandırılan yer, Hititlerden günümüze kadar insanların ilgisini çekmiş ve savunulmaya uygun olmasına karşın aşağı, orta ve yukarı sur olmak üzere üç kat surla çevrelenerek daha da savunulmaya elverişli konuma getirilmiştir. Bu özelliğinden dolayı Hititler; HAPANUVA, Romalılar ve Bizanslılar AKROİNON, Selçuklular, Beylikler ve Osmanlılar KARAHİSAR-Î DEVLE, KARAHİSAR-Î SAHİP adını vermişlerdir.Şehir merkezinde ve il sınırları içinde M.Ö. II.yüzyıldan günümüze kadar insanların geçim kaynağı olarak yetiştirilen, haşhaş bitkisinden elde edilen özsu anlamında ki OPIUM kelimesinin Afion olarak söylenmesinden dolayı Afyon adını almıştır.Zamanla her ikisi birleştirilerek şehrimizin adı Afyonkarahisar olmuştur. İlk kez 17.yy.’daki mahkeme kayıtlarında bu adın verildiği bilinmektedir.Bölge Frigya Kültürüyle bilindiği için Frig sonrasında, özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde Frigya sıcak sularından dolayı da FRİGYA SALUTARİS (Şifalı Frigya) olarak adlandırılmıştır.